29 Ekim 2018 Pazartesi

Küçük Kalbimin Kocaman Acıları...

Bu yazıyı kendimden ve sinirimden kaçmak için yazıyorum. Gözyaşlarım klavyeyi görmemi engelliyor, çok sinir bozucu. Çoğu yazımda size iyi olmanız hakkında şeyler söyledim. Peki ya bunları söyleyen kişinin hayatında neler olup bitiyor biliyor musunuz? Tabii bilmiyorsunuz. Anlatmadım çünkü. Kimseye anlatmadım, anlatamadım.. Şu ergenlik denilen saçma sapan şeyin de yardımıyla muhteşem bir insana dönüştüm. Korkunç, düşüncesiz, sinirli ve kalpsiz bir insana... Yaşamadığım şeyleri yaşamaya başladım. Kıskançlık nedir bilmezdim. Kalp kırmayı bilmediğim gibi. Yaşıtlarıma göre daha çocuksu davranıyorum. Bu sinir bozucu biliyorum. Bazen çok şımarıyor, bazen de bazı şeyleri çok abartıyorum. Günümün yarısını ağlayarak geçiriyorum bazen de. Şöyle bir sorun da var. Herkes bana güçlü olduğumu söylerken, ben vücudumdaki gücün emildiğini hissediyorum. Söylemek isterim ki, ben asla güçlü olmadım. Güçlü göründüm sadece. Saatlerce ağladıktan sonra gülümseyerek kandırdım herkesi. Güçsüz veya üzgün oluşum kimsenin umrunda değil. Annem ve babamın dışında kimsenin umrunda DEĞİL! Ve ben son gücüme kadar herkese koşup, yardım etmeye çalışırken  insanlar beni yalnız bırakmak için ekstra çaba sarf ediyor. Ben davrandığınız kadar kötü bir insan değilim. Evet, şu sıralar çok gerginim. Sinirliyim ve dengesizce davranıyorum. Beklediğim değeri ve ilgiyi görmediğim sürece sinirden ağlayacak duruma geliyorum. En yakınımı kıskanıyorum mesela. Gerçekten.. Ben kimseyi kıskanmazken şimdi insanları alıp kalbimin içinde saklamak istiyorum. Sadece ben onunla ilgileneyim istiyorum mesela. Kalbimde onlar için kocaman yer açmışken, onlar başkalarını tercih ediyor. Kalbimden kurtulmak için kalbimin kapılarını, camlarını kırıyorlar. Fark etmeden cam parçalarını kalbimin derinlerine itiyorlar. Ve oradan çıkıp gittiklerinde ben, her nefes alışımda orada hissettiğim sızı ile yaşıyorum. Kıskançlığımın gerçekten de tek sebebi onları çokça sevmem ve bağlanmam. Fakat onlar her gidişlerinde arkalarında bıraktıkları enkazın farkında değiller. O enkazın içinde ben bir sürü hayal ve anı öldürüyorum. Ve bu da kalbimdeki o tarifsiz acıya neden oluyor. Ben, hiçbir zaman kimsenin kötülüğü için bir şey yapmadım. Sinirliydim, gergindim. Uzunca bir süre uzak kaldım herkesten. Sanmayın canım hiç acımadı. Duvarlarım ağladığım her saniye, her dakika için bana acımışlardı. Ve şimdi... Beni tekrar elleri ile karanlığa itiyor insanlar. Sonuçlarının hepimize getireceği iğrençlikleri bilmeden, neden böyle olduğumu bilmeden, beni fark etmeden, anlamadan, soruşturmadan, bana bir gram acımadan, bana az da olsun değer vermeden itiyorlar beni... En üzüldüğüm şey de, her şeyin sebebinin benim yüzümden, duygularım yüzünden olması... Her şey, her zaman benim suçumdu. Ben ne iyi bir insan ne de arkadaş olabildim. Acılarımın güçlü okyanusunda, güçsüz bir balık olarak boğulacağım...